Adamın biri, bi cumartesi gecesi evine dönüyomuş. Birden 15-16 yaşlarında sevimli bi kızın yolun kenarında otostop yaptığını görmüş. Adamın da aynı yaşlarda iki kızı varmış. Hemen arabayı kızın yanına yanaştırmış, “Gece yarısı böyle ıssız bir yerde n’apıyosunuz Allah aşkına? Bu saatte otostop mu yapılır?” demiş. Kız, “Uzun hikaye. Rica etsem beni evime götürür müsünüz? Buraya çok yakın. Bu iyiliğinizi ömür boyu unutmam” diyerek arka koltuğa oturmuş.
Kızın üzerinde cicili bicili, hoş bi elbise varmış. Evinin adresini vermiş. Gerçekten de yakınmış ev. Adam eve vardığında önünde durmuş, “İşte geldik küçük hanım” diyerek arka koltuğa dönmüş ama arkada hiç kimse yokmuş. Gözlerine inanamamış taabi. Hemmen arabasından inip evin kapısını çalmış. Beyaz saçlı, çok yorgun görünen yaşlı bi kadın açmış kapıyı. Adam heyecanla, “Bana inanmayacaksınız ama yoldan küçük bi kız aldım. Bana buranın adresini verdi ama tam geldiğimizde...” Yaşlı kadın adamı susturmuş, “Biliyorum, biliyorum” demiş, “Sonra da ortadan kayboldu di’mi? Bu başımıza ilk defa gelmiyo. Her cumartesi akşamı aynı şey olur...”
Meğer kız bi cumartesi gecesi diskodan dönerken trafik kazası geçirmiş ve oracıkta ölmüş. Şimdi her cumartesi gecesi kazada öldüğü yerden otostop yapıp evine gelmek istiyomuş ama bunu bugüne kadar başaramamış. Kadın bunları anlatırken adamın gözü piyanonun üzerindeki kızın fotoğrafına ilişmiş. Evet, kız aynı kızmış ve üzerinde de aynı elbise varmış.
-------------------
ABD’de ellili yıllardan beri anlatılan bu efsanenin pek çok versiyonu varmış. Ama hepsinde olay kesinlikle ıssız bi yerde ve gece yarısı geçiyomuş. Hayalet kızdan geriye bazen eşarp yahut kitap gibi bi’şey de kalıyomuş. Kimi zaman da kaybolmak için eve gitmeyi beklemeyip mezarlığın önünden geçerken yapıyomuş bunu. Adam ne olduğunu anlamak için arabadan indiğinde mezarlığın hemen girişindeki bi mezarın üzerinde kızın mantosunu görüyomuş.
Folklor uzmanları bu efsanenin aslında Avrupa kökenli olduğunu söylüyor. Gerçi bu versiyonlarda kız kaybolmadan önce mutlaka bi de kehanette bulunurmuş. Bu, onu arabasına alan adamla ilgili olabildiği gibi, daha genel, dünyayı ilgilendiren bi’şey de olabiliyomuş. Bunun da en yaygınlarından biri Hitler için anlatılanıymış.
2. Dünya Savaşı yıllarında bi Fransız, arabasına tuhaf bi kadın almış. Yolunun üzerinde olmamasına rağmen kadını istediği yere kadar götürmüş. Burası da bi mezarlıkmış. Kadın inerken “sana bir kehanet hediye edeyim” demiş ve ağır ağır konuşarak eklemiş, “Arka koltuğunda bi ölü olacak. Bundan 6 ay sonra da Hitler ölecek” Kadın bunları söyledikten sonra adamın gözlerinin önünde kaybolmuş.
Adam hayret ki aklını oynatmamış ve günlerden bi gün evine giderken yolda bi trafik kazası olduğunu görmüş. Hemen arabasını durdurmuş ve kurbanlardan birini arka koltuğuna yatırmış. Maalesef hastaneye ulaşamadan kazazede can vermiş. (Anlayacağınız arka koltukta bi ölü olmuş) Bundan 6 ay sonra da Hitler Hakkın rahmetine kavuşmuş.
Bu arka koltukta kaybolan kız efsanesinin bizde yansıması arka koltukta aniden beliren gelindir. Hatta otomobil dışında, örneğin seferini bitirip İETT garajına giden şoförler için dahi anlatılır. Adam ıssız sokaklarda ilerlerken birden aynada bi beyazlık farkeder, arkasına döner bi de bakar ki koltuklardan birinde duvağıyla bi gelin oturmaktadır.
_ALINTIDIR_